Özgür Özel: “Bugün neden çadır yok derseniz 2018’den beri Soylu’ya bağlı olan Afad’ın gevşekliğinden. İki buçuk yıl, Kızılay’dan bile bir çadır…
CHP Küme Başkan Yardımcısı Özgür Özel, “En çok talep hala çadır… Bugün ‘neden çadır yok’ derseniz; Afad tembellik iki buçuk yıl Kızılay Çadır bile almadılar. Son raporlarına göre 100.000’den az çadırları var. 100 bin çadırla bu felakete yakalandılar. 110 bin çadırla haberi yok” dedi.
CHP Küme Başkan Yardımcısı Özgür Özel, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde basın toplantısı düzenleyerek gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
2014 Yerel Seçimlerinde Manisa Büyükşehir Belediye Başkan adayı iken kentsel dönüşüm üzerine çalıştığını ve eski Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Karayalçın’la ilgili anılarını anlatan Özel, “Kentsel dönüşümde sorun ve tartışma nedir? yani, kentsel dönüşüm ayıptır demek bizim işimiz Niçin bizim işimiz Dikmen Vadisi, Portakal Çiçeği Vadisi… Murat Karayalçın… Murat Karayalçın ben belediye başkan adayıyken kentsel dönüşüm yapıyordu, nasıl yapalım dedim. o, ‘Dikmen Vadisi’ne, Portakal Çiçeği Vadisi’ne, Özgür’ dedi canım.’Ne yapacağım’ dedim, ‘Kapıyı çalacaksın, dönüşümü nasıl dönüştürdüler’ diyeceksiniz.
Özel, CHP’nin gerek Genel Seçim ve Yerel Seçimlerde gerekse CHP’nin Parti Programı’nda kentsel dönüşüme bakış açısını aktardı. BEN
Özel, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun Kahramanmaraş’ta meydana gelen depremlerle ilgili yaptığı açıklamada, “Bu dünyanın en büyük depremlerinden biri” dedi, “Dünya derken tam bir cehalet. Akarsularımızın, yaylalarımızın, dağlarımızın içinde bulunduğu depremlerdir. ve ovalar oluşuyor, bu dünyanın depremleri. Dünyanın en büyük depremi” dedi. “Marmara Denizi, dünyanın geçirdiği bir depremin eseridir. Canlı yayında yapılabilecek bu kadar cehalet ve yiğitliği tek Süleyman Soylu’da birleştirebilirsiniz” dedi.
Konuşmasından satır başları şöyle:
“TELE1 ÇALIŞANLARINA, GAZETECİLERİNE VE YÖNETİCİLERİNE DAYANIŞMA DUYGULARIMIZI YENİDEN İFADE EDERİM: Bugün sesimizi duyurmak isteyen bir kanalın ekranı siyah. TELE1 kanalı bugün RTÜK’ün verdiği 3 günlük kapatma cezası nedeniyle sesimizi duyuramıyor. Bunu AKP’nin kendisini desteklemeyen medyayı susturmak için her yolu kullandığının ve bu intikamcı tavrını böyle dönemlerde bile nasıl sürdürdüğünün bir göstergesi olarak görüyoruz. TELE1 çalışanları, gazetecileri ve yöneticileriyle dayanışma duygularımızı bir kez daha ifade ediyorum.
GENEL BAŞKANIMIZ KOCAELİ BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ ÇADIRINA GİRDİ: Genel Başkanımız dün diğer belediye başkanımız, parti başkanlarımız ve milletvekillerimizle birlikte deprem bölgesindeydi. Birçok hizmet veren belediyemizin uyum merkezlerini, hizmet alanlarını ve çadır kentlerini ziyaret etti. Vatandaşların dertlerini dinledi, belediyelerden bilgi aldı. Biz ayrılmayınca Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin çadırına girdi. Orada Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin liderini, yöneticilerini ve çalışanlarını takdir etti. Onlara teşekkür etti. Gerçekten de bu. Bunu ilk günden beri sahada görüyoruz.
ÜLKE CUMHURBAŞKANI BUNU YAPMAYACAKTIR:
KOCAELİ BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI KEMAL BEY’İN TEBRİK VE TEŞEKKÜR ETTİĞİ TÜRKİYE’NİN YAKLAŞIMINA İHTİYACIMIZ VAR: 20 yıldır ülkenin başında olan Recep Tayyip Erdoğan, işine gelince 84 milyon diyor. Onları görmezden geliyor. Yaptıkları bir hizmet çok görünürse bazı kamu kurumları tarafından yapılıyor diyor. Ama belediyelerimizden, belediye başkanlarımızdan bahsetmiyor. Türkiye’de böyle bir yaklaşıma değil, dün Sayın Kemal’in (Kemal Kılıçdaroğlu) Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’ni tebrik edip teşekkür ettiği bir yaklaşıma ihtiyacımız var. Bunu tüm vatandaşlarımızın takdirine sunuyoruz.
SİYASİ FİNANSMANIN HAKKI YÖNETMEYEN BU YAKLAŞIMIN ÜLKEYİ EŞİT YÖNETMEYECEĞİ AÇIĞINDAN AÇIKTIR: Bu anlayış Türkiye’yi taşıyamaz. O yüzden bu anlayış tek adam, tek parti rejimidir. Valiler, il başkanı; Kaymakamı kaymakam olarak gören bu anlayıştan kurtulmadan ekonominin ve depremin yarattığı çöküntüden kolay kolay kurtulamayız. Kendi siyasi başarısı için reddeden, küçümseyen, hakkından taviz vermeyen bu anlayışın ülkeyi adil yönetemediği açıktır. Ülkedeki çöküntüyü, eğitimdeki yıkımı, depremdeki yıkımı ortadan kaldırarak ülkeyi adaletle yönetecek ve yıkılmaz bir Türkiye’yi inşa edecek bir anlayışa ihtiyaç var. Yaparsa seçmeni kendine çeker. En geç 18 Haziran’a kadar…
Borsada soyulanları, hatta depremzedeleri soyanları izlediler: Defter ve not açıp milleti tehdit etmeye kalktılar. Twitter’ı kapattılar ve enkaz altında kalanların imdat çığlıklarını durdurdular. Hatta borsadaki soygunu izleyip depremzedeleri soydular. Ormanlık alanları otel ve alışveriş merkezi haline getirdiler. Cengiz’e 3 milyar teşvik verdiler. Çünkü önceki gün çok param vardı. Afadiçin 3 milyar bağış yapıyordu. Afad Bir gece önce onu cesaretlendirmek için ona geri verdiler. Depremzedenin evlat edinme ile evlenebileceğine dair fetva verdiler. Mimarlık fakültesine ilahiyatçı bir dekan atadılar. Giriş haberini deprem çadırında yaptılar. Düzce Deprem Etki Analizi Raporunu dezenformasyon bültenine koyup kendi raporlarını yalanladılar.
BAŞKAN MECLİS YETKİLİLERİNİ TALEP EDERKEN VE MECLİSİ ÇALIŞTIRMAZKEN ARKADAN TEHLİKE: Bu noktada başka bir şey yapmaya çalışıyorlar. Ali Becerili Başarır (CHP Mersin Milletvekili) ve Lütfü Türkkan’ın (İYİ Parti Kocaeli Milletvekili) dokunulmazlıklarının kaldırılması için 1 Mart 2023’te mecliste savunma yapmasını söylüyorlar. Bu Meclis, ülke işgal altındayken çalıştı. Polatlı’dan top sesleri gelirken çalıştı. Pandemide kendi canını hiçe sayarak çalıştı. Bu süreçte deprem oldu, çalışmayalım dediler. Enkaz altında vekillerimiz var dediler. Milletvekillerimiz sahada olduklarını söylediler. Bizimki sahada. 3 haftadır bu Meclis’te uzlaşı olduğunu söylememize rağmen bu geçen haftaki taleple yetindi, resmen açılıp kapandı. Ama OHAL ilan edilince ve Cumhurbaşkanı Meclis’in yetkilerini alıp Meclis’i yönetmediğinde sırta bir hançer saplanıyor. yoksa aklına gelen bu mu? Savunma yapmayacağız, hükümsüzdür dedik. Bize ne, ama aklımıza gelen bu mu? Halk enkaz altında.
MİLLETVEKİLİ SALLAMANIN KALMASINI BEKLİYOR. VEKİLİN CEZASIZLIĞINI KALDIRMAKLA MEŞGUL:
KONUYA SİYASİ AT GÖZLÜĞÜYLE BAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN’A KARŞI 360 DERECE KRİZ YÖNETİMİ YAPMAYA ÇALIŞIYORUZ: Bir yandan bizi görmemeye çalışan, soruna siyasi at gözlüğü ile bakan Recep Tayyip Erdoğan’a karşı 360 derece krizi yönetmeye çalışıyoruz. Herkesi ortak olarak görüyoruz. Herkesle bilgi paylaşıyoruz. Halkın bütün imkanlarını seferber etmeye çalışıyoruz. Belediyelerimizi tüm imkanlarımızla ve tüm iyi niyetlerimizle bölge ve insanımızın ihtiyaçlarına açmaya gayret ediyoruz. CHP olarak bunu yapmaya devam edeceğiz. Biri bizi görünmez yapsın ya da dokunulmazlığı kaldırmakla meşgul olsun Cengiz; Millet depremzedelerin canını kurtarmak için bağışta bulunsun, teşvik için verdiği parayı ertesi gün iade etsin, halk can derdindeyken bu kötülükleri yapsın, biz şer’i hakikatten ayrılmayacağız. ve dürüstlük.
İSTANBUL SARSMASINDAN SONRA EN BÜYÜKÜNÜ İNŞA ETMEYİ ALLAH UNUTSUN. BUNU YAPMAYIN : Şentop diyor ki, ‘İlim, akıl…’ Şentop Bey’e bunu söylemeli. İyi diyorsun ama bunun olması için 43, 44 bin kişi mi ölmemiz, gerçekte 50, 60 bin kişi mi kaybetmemiz gerekiyordu? Binlerce insan uzuvlarını kaybetmek, kolsuz ve bacaksız mı kalmak zorunda kaldı? ‘Bir Araştırma Komisyonu kuralım’ diyorsunuz. Biliyorsunuz muhalefet bunu hep istiyor, iktidar hep reddediyor. Ersin, Gaziantep’te biri ağabeyimin karnına 10 kez bıçak saplayınca, 11’inde reddedilen sağlık çalışanlarına yönelik şiddeti önleme kurulu kuruldu. Üçüncü kez deprem komisyonu kuruldu. Sonuncusunun raporunu 5 Ekim 2021’de Genel Kurul’da görüştük. Bu tür tuğla benzeri raporlar bu Meclis tarafından çıkarılıyor, konuşuluyor ve tüm kamu kurumlarına gönderiliyor. Sorun şu ki, bilim adamları, uzmanlar ve muhalefet bu kurullara katkı sağlıyor, yapılması gerekeni yazıyor ama yürütme gereğini yapmıyor. Şimdi bir tane daha yapalım… Allah göstermesin, İstanbul depreminden sonraki en büyüğünü yapacaksın. Bunu yapma. Dinle gününde söylenenleri Şentop Bey.
DOĞU ANADOLU FAY HAREKETLERİ OLDUĞUNDA BUNLAR KALMAZ DEDİK. BU KURULDA SIRASI BEKLENİYOR: 2020 yılında bir fay kanunu verip 18 il sayıyoruz ve faylar üzerine kurulmuş 80 ilçe var diyoruz mesela bunlardan biri Gaziantep’te İslahiye ve Nurdağı. Doğu Anadolu Fayı hareket edince yaşayamazlar dedik. Bu tahtada sırasını bekliyor. Sayın Şentop… Bir gün Müzeyyen Şevkin (CHP Adana Milletvekili) ‘Sayın Cumhurbaşkanı bizim komisyonda bekleyen kanunun kapağını açmıyorlar, aramıyorlar’ dedi. Tüzük 37’ye göre fay kanununu gündeme getirebilirim’ dedi. getirelim dedim. Bu Müzeyyen Hanım’ın 37. Tüzüğüdür. Sonuç AKP, MHP oyu ile reddetti. Şimdi ‘CHP de öneride bulunsun…’ CHP daha ne yapsın? Ortada kendini parçalayacak mı? 80 ilçe 18 il sayıyor ve Doğu Anadolu Fayı harekete geçerse çalışmaz fay kanunu çıkaralım bu illerde fay üzerindeki yerleşimleri kenara taşıyalım diyor. Bunu da söylemiyor. Jeologlar söylüyor. AKP, MHP’nin kusurun üzerine oturması gerektiğini söylüyor. Ne yapacağız. ‘CHP’nin de yapıcı öneriler getirmesi gerekiyor.’
EŞLEŞECEK HİÇBİR DEVLET YOKTU. DAHA NE KADAR KAOS OLACAK: Süleyman Bey, ‘Türkiye uzun süredir bu hazırlıkları yapmasaydı büyük bir kaosla karşı karşıya kalacaktık.’ Süleyman Bey bundan sonra ne olacak? İlk üç gün devlet yok. Dün Elbistan’dan ihraç edilen arkadaşım bana ‘Vatandaş diyor ki ilk üç gün devlet yoktu, yavaş yavaş ortaya çıktı, şimdi var’ dedi. İlk üç gün devlet yok. Ne kurtaracaksanız ilk üç gün kurtaracaksınız sonra mucize diyoruz hiçbirimiz göz yaşlarımızı tutamıyoruz. Kaos olmasaydı 43 bin değil, tahminen 23 bin insanı kurtaracaktık. Karayollarında kaos vardı, şehrin girişinde, şehir içinde kaos vardı, enkaz başında kaos vardı, bir yerde operatör vardı, dozer yoktu, bir yerde dozer vardı ve operatör yoktu. Onlara denk bir devlet yoktu. Daha ne kaosu olacak?
BU CAHİLLİĞİ TEK BİR SÜLEYMAN SOYLU’DA BİRLEŞTİREBİLİRSİNİZ O KADAR YAŞATABİLİRSİNİZ: Devam ediyor, ‘Asrın sarsıntısı dedik, yanlış dedik, dünyanın en büyük felaketi…’ Bu cehaletin boyutu, burada söylenecek başka bir şey yok. Bu depremin ardından tüm dünya ve Türkiye, Japonya’da ve tüm dünyada yaşanan sarsıntıların nasıl hasarsız ve düşük hasarla yaşanır hale geldiğini konuşuyor. ‘Asır değil, yeryüzü…’ der, toprak deyince tam bir cehalettir. Akarsularımızın, yaylalarımızın, dağlarımızın, ovalarımızın meydana geldiği depremler, bu yeryüzünün depremleridir. Dünyanın en büyük şoku olduğunu söylüyor. Marmara Denizi, yer sarsıntısının sonucudur. Bu kadar cehaleti ve yapılabilecek mertliği canlı bir Süleyman Soylu’da birleştirebilirsiniz.
MÜSLÜMAN ÖLMEK KURALI VAR MI ağabey: Bugün Adıyaman’da bu kez ‘Halkımızı kaybettik ama biz Müslümanız.’ Müslüman ölecek diye bir kural var mı kardeşim? Adıyaman’ı Japonlara verin. Bir Japon ölmez. Adıyaman’da Müslümanların ölümü İslam yüzünden değil, seçtikleri yöneticilerin beceriksizliğindendir. Ya da böyle bir şey olabilir mi? Müslümanız, sabredeceğiz… Hayır, biz Müslümanız, Hristiyan, Musevi olarak yaşamaya hakkımız var, doğrusu bilime önem veren bir yönetici seçeceğiz, en güzel mimarı seçeceğiz, yapanı değil. mimarlık fakültesine bir ilahiyatçı dekan atar, yetiştirdiği öğrenciler yıkılmaz binalar inşa eder.
ÇOK ŞÜPHE: Çevre Bakanı büyük şüphe yarattı. Bunu düzeltebilmeniz için samimiyetle soruyorum. Bunun böyle olup olmadığını merak ediyorum. Çıktı, afet evlerinin sayısını verdi. ‘Kahta’ya 297, Birecik’e 534, Afşin’e 501 afet evi yapacağız…’ dedi. Rakamlara bakıyorsunuz ihtiyaca göre belirleniyor, düşünün 297, 531… Baktık, yapılan iller de var. depremden nispeten daha az etkilenir. Yıkılmayan iller de var. Ardından aynı bakanlığın TOKİ’nin Eylül ayında açıkladığı tarihin en büyük toplu konut projelerine ilişkin listelerine göz attık, karşılaştırdık. Eylül’de Kahta’da 300 sosyal konut dedi, dün 297 afet konutu yapacağını söyledi. Eylül’de Birecik’te 500 dedi, dün 534 afet evi yapacağım dedi. Afşin’de Eylül’de 500 sosyal konut dedi, dün 501 deprem konutu dedi. Bir fazla, üç eksik, 4 fazla ile aynı liste. Şüphe şu ki TOKİ’nin yapacağı sosyal konutları eylül ayında afet konutuna biz bir an önce başladık diye mi çevirdiniz? Eğer öyleyse, insanlara bildirin. Değilse bakandan bir açıklama bekliyoruz; Kahta’da yapacağımız 300 sosyal konutun yanı sıra 297 afet konutu, Birecik’te 500 sosyal konuta ek 534 ve Afşin’de 500 sosyal konuta ek 501 afet konutu tamam. Ama çok şüpheli.
MUHTAR AK PARTİ PARTİDİR: Afet ve krizi yönetmek yerine algıyı yönetmek isteyenler kentsel dönüşüm tartışması ve laf kullanımı üzerinden muhalefeti ve CHP’yi suçlamayı tercih ettiler. Bu büyük bir kelime. Hatay’da biz yaptık, başvurular yapıldı, Danıştay iptal etti diyorlar. Başvuranlarda CHP zihniyeti vardı… Mahalle derneği mahalle muhtarı oldu. Muhtar Bey de AK Parti üyesiydi. Yani hem yerelde hem de Danıştay’da kentsel dönüşümü iptal eden, Danıştay yüzünden iptal eden belgeleri kafanıza takamazsınız. Hangi kriterlere göre yaptın diyor. Vatandaş mağdur olacağım diyor evraklara bakamıyorum iptal ediyor. CHP’liler yaptıklarını söyledi. Mahalle Derneği. Sonra mahalleden bir çok kişi çıkıp dava açtı. Bunlardan biri de AK Parti muhtarıydı.
VATANDAŞLAR OLMADAN, HENGAME ÇIKIŞLAR OLMADAN KENTSEL DÖNÜŞÜM YAPILMAZ’ DEDİ. KULAKIMDAKİ KÜPELER: Kentsel dönüşümde sorun ve tartışma nedir? Soru şu ki; Kentsel dönüşüm ayıptır demek bizim işimiz. Neden bizim işimiz? Dikmen Vadisi, Portakal Çiçeği Vadisi… Murat Karayalçın… Murat Karayalçın, ben belediye başkan adayıyken kentsel dönüşümle ilgili çalışıyordum, nasıl yapacağım dedim, ‘Dikmen Vadisi’ne git, Portakal Çiçeği Vadisi, özgürlüğüm’ dedi. . Ben ne yapacağım dedim. ‘Kapıyı çalacaksın, nasıl dönüştüler’ diyeceksin. Kentsel dönüşüm vatandaş memnun olmazsa olmaz, kargaşa olur’ dedi. Kulağımda bir küpe. Bu işi başlatan biziz ve en iyi yapan biziz. Ama bizim bakış açımızı merak edenler, seçim beyannamemizi ve partimizin programını veya 2018 Genel ve 2019 Yerel Seçimlerindeki beyannamelerimizi açıp okuyacaklar. Kentsel dönüşümün öyle güzel bir tanımını okuyacaksınız ki, rant merkezli değil, gelir elde etmek için büyük projelere yönelmiyor, yerel yönetimlere dönüşüm ve güçlendirme projelerine ayırma yetkisi verecek. Bu projeler için ayrılan kaynakların deprem riskini ortadan kaldırmak amacıyla hayata geçirilmesi. Yerinde dönüşüme öncelik verecek, yerinden edilmenin kaçınılmaz olduğu durumlarda kayıpları telafi edecek finansal sistemler geliştirecek, özellikle doğal afet riskinin yüksek olduğu yerlerde güçlendirme ve imar projelerine yer verecek bir kentsel dönüşüm diyoruz ve tarif ediyoruz. istanbulda.
TEKRAR GİT VE YAN ÜSTÜNE OTUR. BU ÖNCEDEN KENAR OLDU. BUNLAR HARİKA: Neye itiraz ediyoruz? Örneğin Fikirtepe’deki öngörüsüzlük, Okmeydanı’nda, Beykoz Tokatköy’de, Tozkoparan’da vatandaşa yeterince anlatılmamanın, onları memnun etmemenin, rızası olmadan harekete geçmenin yarattığı kargaşa ve kaos. Murat Karayalçın’ın dediği gibi ‘Kapıyı çal, nasıl yaptığımı anla’. Rızası ile yaptım, hakkını gasp etmeden yaptım’ diyor. Mesela Sulukule’deki bu büyük tartışmanın neden çıktığını hiç merak ettiniz mi? İzledik, polis, polis… Adam mazot tuttu, kendimi yakarım, çocuğumu yakarım… Bu adam nasıl bu kadar kontrolden çıktı? Çatıya çıkıp kendimi atacağım diyor. Çünkü Sulukule’nin şehrin en uzak üç mahallesine gidip orada oturun diyorsunuz. Bu şehre geldiğinizde buranın berbat bir yerde olduğunu söylüyorsunuz. Bu berbat yerden çok çektin ama şimdi burası güzel bir yer olacak, kiranı ben alacağım, yine berbat bir yere gideceksin. Sulukule’nin itirazı budur ve yerel yönetimlerin onca kargaşasının, mahalleliyi ikna edemediğiniz kargaşanın sebebi de budur. Çünkü onların bir bakış açısı var, burası çok değerli hale geldi, burası işgalci, burada gecekondu var ya da eski mahalleden. Ucuza aldım. Gitmesine izin ver ve tekrar yan tarafa otur. Burası eskiden sınırdı. Bunlar kenara layık. Büyük insanlar, parası olanlar burayı hak ediyor. Burada bir yuva verirsem, bu zavallı Roman 6 milyonluk evde ne yapıyor? Roman’ı hak etmiyor. Düne kadar şehir dışında yaşayanlar bu tür zenginliklerden yararlanabilecek mi? Serveti kim alıyorsa projeyi yapan müteahhit olsun. Zevki kim sürüyorsa, parayı basan zenginler sürsün. Buna itiraz ettik.
KENTSEL DÖNÜŞÜM ÇALIŞMADAN YAPILDIĞINDA ANALİZİ KOLAY: “O zaman sen olsaydın…” Biz yaptık. İstanbul Büyükşehir KİPTAŞ… 700 bin kişinin yaşadığı 192 bin bağımsız bölüm yenileniyor. Sorun ne? Problem şu; kentsel dönüşümde birileri için kaynak bulmanız gerekiyor. Kime? Müteahhidi de kurtaracaksın. KİPTAŞ’ta neden sorun yok? Çünkü maliyetine kentsel dönüşüm diye bir sloganı var. İnşaat maliyeti ne olursa olsun. Yüklenici yok. KIPTAŞ sizin için yapıyor. Bir TL de para kazandırmıyor. Nasıl formül? Kentsel dönüşümde müteahhitsiz hayat çok keyifli. CHP yaptı. Bir müteahhit varsa, onun için bir şeyler yaratmalısın. İki katını ödeyeceksiniz. Suzan Milletvekilimiz (CHP Hatay Milletvekili Suzan Şahin) beni bir enkaza götürdü, İskenderun’da yan taraftaki bakkal anlatıyor. Müteahhit beyefendinin iki katına ihtiyacı var. Birlikte İskenderun Belediyesi’ne gittiler ve onlardan da bir şeyler istediler. Veremedikleri için kentsel dönüşüme giremediler, pazarlık ettiler, enkaz altına girdiler. Anlıyor musunuz? Kentsel dönüşüm rantsız yapıldığında çözüm kolay. Onun için İBB’nin, CHP’nin, KİPTAŞ’ın başında nitelikli bürokratlar varsa, ben müteahhiti zengin etmeyen değil, vatandaşı sağlam yuva yapanın memuruysam çareyi ben bulurum.
AfadÖZEL HESAP, 2009’DAN BERİ 14 YILDIR BU RAPOR BİR KEZ YAYINLANMIŞTIR: AfadKamu İhale Kanunundan muaftır. Afad Kamu Mali Yönetimi Kanunundan muaftır. Sayıştay yüzeysel bir kontrol yapabilir. Afad AFAD Özel Hesaplarına ilişkin rapor Sayıştay ve özel denetçiler tarafından yayımlanacak. AFAD 2009 kanunu ile kurulmuştur. Kamu İhale Kanunu ve Kamu Mali Yönetimi Kanunu dışında bunların yüzeysel fakat özel hesaplarını ya Sayıştay ve denetçi inceleyecek ve raporlayacaktır. AFAD özel hesabı, 2009’dan bu yana 14 yıl geçti. Bu rapor bir kez yayınlandı. Bu nasıl çalışacak?
99 YILINDA YAPILAN DEPREM YARDIM HESAPLARININ HARCAMALARININ KAMU TARAFINDAN İZLENMESİ SAĞLANARAK UYGULAMADA ŞEFFAFLIK SAĞLANMIŞTIR: Geçenlerde Ankara Milletvekilimiz çıkıp buradan duyurdu; “Özellikle Başkan Yardımcısı’nın AFAD lideri olduğu dönemde Erdoğan’ın ikinci kontrolsüz hesap alanı, Erdoğan’ın ikinci örtülü ödeneği olarak kullanıldı” dedi. Çünkü AFAD’da kanun yok, gösteriş için kanun yapmışlar, bunun dışında yüzeysel bir denetim yok. Şimdi 115 milyar lira para geldi. Millet deprem için verdi, ‘AFAD’a koyduk, oradan da harcayacağız, hep böyle yapılıyor.’ Her zaman böyle yapılmaz. 576 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile deprem için toplanan yerli ve yabancı yardımlar TC Ziraat Bankası nezdinde açılacak merkezi bir hesaba kaydedilecek ve oluşturulan krize uyum kurulu kararı ile öncelikle depremzedelerin yiyecek, giyecek, barınak, çadır ve her türlü ihtiyaçları; Bakanlık ve maliye müfettişleri ile bankaların yeminli murakıplarının, Başbakan onayı ile oluşturulacak komisyon tarafından üç ayda bir denetlenmesine ve paranın kullanılıp kullanılmadığına ilişkin raporların Resmi Gazete’de yayımlanmasına karar verildi. amacına uygun olarak. Bu çerçevede, 1999 yılında deprem yardım hesaplarının harcamalarının tüm kamuoyu tarafından izlenmesi sağlanarak uygulamada şeffaflık sağlanmıştır.
BU GÜNLERDE TOPLANAN PARALAR HAKKINDA TESADÜFİ BİR ŞÜPHE VAR MI: 24 yıl önce bir koalisyon hükümeti, ‘Ziraat Bankası’na koyun, yeminli müfettişler üç ayda bir rapor verecek, oda Resmi Gazete’ye çıksın, herkes incelesin’ dedi. O günlerde toplanan paralarda şüphe var mı? AFAD’a koy, gerisini sorma. 115 milyar lira koydular oraya. Örnek olarak, AFAD bünyesinde deprem yardımı ile ilgili harcamaların muhalefet temsilcilerinin de içinde bulunabileceği bağımsız bir kurul tarafından yönetilmesi, deprem hesaplarının Sayıştay tarafından sürekli ve sistemli bir şekilde denetlenmesi veya bağımsız kontrol şirketlerine ait olup Resmi Gazete’de yayımlanmış olup, bunların detaylı olarak burada paylaşılması gerekmektedir. Biz harcarız Onlar harcamaz ama 3 ay sonra biz harcarız. 3 ay sonra AFAD hesaplarını şeffaf, denetlenebilir ve izlenebilir hale getireceğiz.
KIZILAY 2,5 YILDIR ÇADIR ÜRETME FIRSATI BULDUĞUNDA KIZILAY’DAN ÇADIR ALMADI: Dün başkanımız gittiğinde en çok talep edilen talep yine çadırlardı. Şu anda tüm çadır üreticileri devlete çadır üretiyor, çünkü açığımız büyük. Daha büyük: AFAD’ın 27 Eylül 2019’da yaptığı açıklamaya göre çadır sayısı 100 bin bile değil. Kızılay yıllardır AFAD’ın çadırlarını üretiyor. AFAD yönetimi, Ağustos 2020’den Aralık 2022’ye kadar 2 buçuk yıl boyunca Kızılay’dan tek çadır almadı. 3 ay önce Kızılay’a ve özel bir şirkete; Kızılay için 60 bin, özel şirket için 60 bin çadır siparişi verdi. Özel şirket Albayraklar olarak bilinir. Bu çadırlar henüz teslim edilmedi. Kızılay 2 buçuk yıl çadır üretme imkanı bulurken, AFAD Kızılay’dan çadır almayarak mevcut durumla karşı karşıya kaldı. 4123 sayılı yürürlükteki Kanuna göre doğal afetlerde yiyecek, içecek, giyecek, çadır ve her türlü taşınır eşyanın Kızılay’a devredilmesi gerekirken bu yetki fiilen AFAD tarafından kullanılmaktadır. Bugün neden çadır yok derseniz, 2018’den beri Süleyman Soylu’ya bağlı bir kurum olarak çalışan AFAD’ın gevşekliğindendir. İki buçuk yıldır Kızılay’dan çadır bile almadılar. Son raporlarına göre 100.000’den az çadırları var. 100 bin çadırla bu felakete yakalandılar. Bilmiyordu, 110 bin çadırla. Dolayısıyla ‘Parası ile çadır alacağız’; CHP’li belediyeler “Çadır yok.” Çünkü AFAD’a dikiyorlar. Depremden sonra keşke daha önce dikseydiniz. İki sipariş verildi, teslim edilmeden depreme yakalandık. 2 buçuk yıl oldu sipariş bile verilmedi. Nereden? Kızılay’dan almayalım. İhale açıyoruz; ondan alırız, bundan alırız.
KIDEM TAZMİNATI OLMADAN MADDENİN KALDIRILMASI TEKRAR İSTİSMAARA AÇIKTIR: 125 sayılı CBK ile beklenen kararname dün yayınlandı ama her maddesi eksik, her maddesi eksik. Meclis’te görüşüleceği zaman tekliflerimizi sunacağız ve şimdiden kanun teklifini hazırlıyoruz. Kısa çalışma ödeneği verilmeli mi? Evet. Kısa çalışma ödeneğinizi son 120 gün sigortalıysanız, geriye dönük sigortalıysanız 600 gün içinde öder. Depremden bir gün önce sigortalıysa kısa çalışma ödeneğini hak etti diyoruz. 3. maddede ‘133 liranın 3 bin 972 lirasını kısa çalışma ödeneği alamayanlara verelim.’ Bu olmaz diyoruz. 3 bin 900 liraya deprem bölgesinde işsiz kalan, dün sigortalı, şirketi batmış bir kişi, 4-5 boğaza 3 bin 900 lira ile nasıl destek verecek? İşten çıkarma yasağına yine bir istisna getirdiler. İstisna, ahlak ve iyi niyet kurallarıdır. Nasıl suistimal edildiğini biliyorsun. İstisnanın istismara dönüştüğü covid dönemi yeniden yaşanacak. Olay şu: ‘3 gün izinsiz işe gelmemek.’ Anne babasını almış olabilir, çocukları enkaz altında olabilir, bugünlerde kendisi olmayabilir. Yani kıdem tazminatını hak etmeden işten çıkarma unsuru yeniden suistimale açıktır. Dördüncüsü, olağanüstü hal kapsamında sendikaların teslim tarihleri erteleniyor ve sendikalar, kötü niyetli patronun sendikadan ayrılmasına fırsat yarattığı için itiraz ediyorlar. Beşinci unsur, yakınların ölüm yardımından yararlanmalarıdır. Depremzede sigortalı iken öldü diyor, işçiysen 900 gün, esnafsan 1800 gün geriye dönük sigortası varsa veririm diyor. Bir günlüğüne de olsa verilsin diyoruz. Ecevit 99’da yaptı.
ECEVİT 3 GÜN SONRA SAHADA ÇIKIYORSUN, GEÇ OLDU DEDİN 6 SAAT SONRA SAHADA: O Ecevit’i eleştiriyorsun, 3 gün sonra sahaya çıkıyorsun. Geç çıktı dediğiniz Ecevit 6 saat sonra sahaya çıkıp deprem bölgesine koştu. 1800 gün istediğin esnafa dükkan açsa, evladına ölse deprem yardımı vermiş. ’99’da devlet yok’ diyenler, o devlet ile bu devlet arasındaki farkı, devletin 99 uygulamasından, bugün ‘devlet var’ diyenler, devletin hesap vermesinden görmelidir. gün.
TAYYİP BAY’A SORUN GÖZ ÖNÜNDEKİLERDEN HESAPLAMAK İÇİN: Dün Sayın Tayyip Erdoğan, ‘Can kaybında kastı veya ihmali olan varsa hukuk önünde hesap soracağız’ dedi. Gözünün önündekini hesaba çek Tayyip Bey. Kanun önünde olanı takip edeceğiz. Bazı müteahhitleri, belediye başkan yardımcısını tanıyoruz, belediye meclis üyelerinden bazılarını tanıyoruz, yıkılan konutun kaçak müteahhitini tanıyoruz yani kasıt ve ihmali olanlardan kanun önünde hesap vermenin pahalıya mal olduğunu, ama gözünün önündekilere de sormalısın.”
Özel, açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. AKP İlçe Başkanı’nın evinin bahçesine çadır kurulmasıyla ilgili sorulara Özel, şu yanıtı verdi:
“Meseleler çok, acılar çok büyük. Ne yapalım, nasıl yapalım deyip bu utanmazlıkları deşifre etmeye çalışalım mı? AK Parti İlçe Başkanı’nın villasının bahçesine çadır kurmuş. kaya gibi sağlam bahçeye çadır kuruyor mahalleli korkuyor bir de çadırda kalmak istiyorlarsa artık AFAD’a yük olmasın böyle zenginler. Bahçeme çadır kurdum, zavallıyı oraya koydum.’ Ona da oda açın saray gibi o kadar çok konutunuz var oda açın ‘AFAD’dan çadır aldım bahçeme kurdurdum orda bir fakire bakarım’ demeyin. .’ Biz o zavallıya sahip çıkacağız.”
Kızılay Genelkurmay Başkanı’nın sosyal medya paylaşımlarının sorulması üzerine Özel, şöyle konuştu:
“KIZILAY LİDERİNİN ÖZEL MERKEZİ BURAK ÜNVER’E ‘BEBEK BALON’ YAZDI”
“Pek çok çocuğa mezarlık olmuş, çocuk haklarına duyarlı ve o çocuklar kurtarılsa psikososyal destek verecek bir enkaz, ablaları ölen tüm çocuklar için oraya balonlar koymuş. Genelkurmay Başkanı Burak Ünver Kızılay Önder, ‘Bebekler için balon’ yazdı. Bu duyguyu anlayamayanların kriz mağdurlarının duygularını anlamalarını kimse beklemesin. Onun yerine sıcak bir konteyner kursaydınız. çadırlar.”
“İSTANBUL YAKASINA 3 KÖPRÜ, KANAL İSTANBUL’U VE KÖPRÜYÜ KURACAK”
Özel, depremle ilgili tahribat ve açılan soruşturmalarla ilgili soruya şu yanıtı verdi:
“Soma’da sorun bu, Çorlu tren kazasında sorun bu, depremde sorun bu. Deprem olursa bu müteahhidin geldiği makamlardaki ardıllık yoluyla sorumluluğu ne olursa olsun sadece müteahhit tutuklanıyor.” izin alıyor, bakanlık yetkiyi yerel yönetimlerin eline alıp orada burada kanunlar çıkarıyor, yerleşim yerleri kuruyor, derse sorumlular hesap verecek.Süleyman Soylu ‘İstanbul’a hazırlanıyorduk’ diyor. Bir köprü, Kanal İstanbul yapacak ve oraya bir köprü yapılacak.O köprülerden ortadaki yerinden edilmiş İstanbul’a imdat ulaştırmaya çalışacak.Bölgede ada yaratacak Kanal İstanbul Projesi’ni düşünenler bile. Depremden en çok etkilenecek olan yargılanmalı.
Yerel yönetici depremde yerel yönetici ise AK Parti’li, CHP’li, ampullü, Altıoklu, GÜZEL Partili, HDP’li olamaz. HDP’lileri kayyum atayarak bölgede bırakmadılar, DÜZGÜN Parti’nin o bölgede belediyesi yok o yüzden CHP ve AKP demem. Kim sorumluysa soruşturulmalı. Bu konularda kim cezayı hak ediyorsa cezalandırılmalı ve hesabı sorulmalıdır. Parti olarak biz de bu konuda kendi iç denetimlerimizi yapıyoruz, Hatay’dan başlayarak bölgede ve diğer illerde Cumhuriyet Halk Partisi de kendi iç denetimini yapıyor, tüm genel süreçleri ve işleyişi körü körüne takip edeceğiz. belediyenin veya belediyeyi yönetenlerin siyasi kimlikleri.